26 Nisan 2013 Cuma

Başarılı bir dil öğrenimi için üç anahtar - 3

Kendi dil çevrenizi yaratın

Yabancı dil öğreniminizin doğal olabilmesi için çevrenizi o dille kuşatmalısınız. İlginizi çekebilecek haber siteleri, forumlar, bloglar bulun ve onları sık sık kontrol edin. Dilin taşıyıcılarının yazdığı ilginç görüşlerin paylaşıldığı tweet'leri okuyun. İşinizle veya diğer ilgi alanlarınızla ilgili facebook sayfalarını beğenin. Artık sınırları olmayan bir dünyada yaşıyoruz. İhtiyaç duyduğumuz bilgilere ulaşma ise sadece an meselesi. Diğer yandan sıkıcı dilbilgisi kurallarını ezberleme çalışmaktansa bu şekilde hem, eğlenip hem de öğrenmek her halde daha iyidir değil mi? 

Önceki yazılara ulaşmak için lütfen tıklatın:

20 Nisan 2013 Cumartesi

Potemkin Zırhlısı çizgi roman oldu

Potemkin Zırhlısı çizgi roman oldu
 
12.04.2013, 20:50
Ünlü Sovyet Yönetmen Sergey Eisenstein’in unutulmaz filmi “Potemkin Zırhlısı” grafik sanatçısı Uğur Kenan tarafından çizgi romana dönüştürüldü. Potemkin Zırhlısı’nın çizgi roman versiyonu 13-17 Nisan tarihlerinde Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde sergilenecek. 
Tarihte “Potemkin Zırhlısı Ayaklanması” olarak bilinen gerçek bir olaydan yola çıkılarak hazırlanan film, Sergey Eisenstein tarafından 1925 yılında tamamlanmıştı. Siyah beyaz ve sessiz çekilen film, Uğur Kenan tarafından bu kez kağıt üzerinde ve renkli baskıyla hayat buldu. Hep çizgi romanların filme dönüştürüldüğünü söyleyen Uğur Kenan; yaptığı işin dünyada bir ilk olduğunu belirtiyor.Uğur Kenan, Türkiye’de 68 kuşağını derinden etkileyen filmin günümüzde Türkiye’de gençler tarafından pek bilinmemesinden dolayı böyle bir çalışmaya imza atmış. Sanatçı RS FM'den Süheyla Demir’eyaptığı açıklamada “Potemkin Zırhlısı, İngiltere ve Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de yıllarca yasaklandı. Biz bu filmle Türkiye’de 1967 yılında karşılaşabildik ve film 68 kuşağını çok etkiledi. Ardından 12 Mart Muhtırası döneminde yeniden yasaklandı. Şu anda serbestçe gösterilse de siyah beyaz çekildiği için gençler tarafından pek bilinmiyor. Ben de bu nedenle filmi tekrar renklendirip çizgi roman halinde sunmak istedim.” dedi. 

Kenan’ın 80 sayfa resimli roman ve 16 adet çinko baskılardan oluşan Potemkin Zırhlısı çalışmaları, 13-17 Nisan tarihlerinde Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde sergilenecek.

Potemkin Zırhlısı Ayaklanması

Eisenstein’in filmine konu olan Potemkin Zırhlısı Ayaklanması, Çarlık Rusya’sında 1905 yılında yaşanan ve anayasal monarşiye geçilerek Çarlık Duması’nın kurulması gibi önemli siyasal sonuçlar yaratan devrim döneminde gerçekleşti. Çarın baskısı, açlık, yoksulluk sorunu karşısında işçiler, köylüler ve askerler kitlesel isyanlar başlattı. İsyan dalgası Karadeniz filosuna bağlı Potemkin adlı zırhlı savaş gemisine de sıçradı. Ağır şartlar altında çalıştırılan denizciler, kendilerine zorla kurtlu et yedirilmesine isyan ederek gemiyi ele geçirdi Gemideki Çarlık bayrağı yerine kırmızı bayrak asıldı. Potemkin direnişi Odessa halkı tarafından destek gördü. Rus Çar’ın gemiyi tekrar ele geçirmek için yolladığı filo da Potemkin zırhlısından yana tavır aldı ve denizcilere ateş açmayı reddetti.

Potemkin Zırhlısı ayaklanması ve 1905 devrimi, 1917 devriminin bir provası gibi görülür. Sovyet hükümeti bu tarihi olayın devrim propagandası uyarınca filmleştirilmesine karar verir. Sovyet hükümetinin teklifini kabul eden yönetmen Sergey Eisenstein Potemkin Zırhlısı filminde birçok kurgu tekniğini dünyada ilk defa ve büyük başarıyla uygular. Film böylece konusuyla olduğu gibi tekniğiyle de devrimci bir yapıt haline gelir.

Kaynak: Rusya'nın sesi

19 Nisan 2013 Cuma

Başarılı bir dil öğrenimi için üç anahtar - 2

Sizin için gerçekten ilginç olan neyse onu bulun

Sıkıcılık öldürür. Beynimiz sıkıcı ve ilgimizi çekmeyen konularda çalışmayı reddeder ve bizim de buna saygı duymamız gerekir.


Ders kitapları toplumdaki ortalama ihtiyaçlar göz önüne alınarak yazıldığı için maalesef herkesin ilgi alanını kapsamaz. Derslerde en çok dikkatimi çeken zorluklardan biri insanların ilgi duymadıkları bir konuda ciddi bir öğrenme zorluğu  çekmeleri. Bir iş adamına semt pazarından alışveriş yapmayla ilgili bir diyalog yaptırdığınızı veya bir ev hanımına borsa da hisse senedi alış satışıyla ilgili kelimeler öğretmeye çalıştığınızı düşünün. Söz konusu çabalardan sonuç almak imkansız olmamakla birlikte oldukça sıkıcı olacaktır. 

Herbirimizin ilgi alanları farklı olduğu için yabancı dil öğrenirken ilgileneceğimiz konularda farklıdır. Okuduğumuz kitaptan, seyrettiğimiz filmden ve dinlediğimiz müzikten(öğrendiğimiz yabancı dilde) duygusal ve entellektüel olarak tatmin almak isteriz. 

Örneğin bir müzisyenseniz; kullandığınız enstrümanı üreten firmanın, veya beğendiğiniz grubun facebook ve twitter sayfalarını takip edebilir, sevdiğiniz müzisyenlerin eğitim videolarını izleyerek hem müzisyen olarak yeni şeyler öğrenebilir, hem de yabancı dil eğitiminize katkıda bulunabilirsiniz. Öğrendiğiniz dili günlük hayatınıza sokmaktan ve ileri seviye kelimeleri kullanmaktan çekinmeyin, zira her gün "benim günüm" veya "benim evim" konularında konuşarak yabancı dilinizi ilerletemezsiniz. 

...sürecek...

serinin birinci yazısına buradan ulaşabilirsiniz

resmin orjinal adresi için tıklayın

Rus Festivali'nin genel değerlendirmesi ve ikili ilişkiler


Rus Festivali'nin genel değerlendirmesi ve ikili ilişkiler

 
18.04.2013, 12:05

18 Nisan 2013 Perşembe

Başarılı bir dil öğrenimi için üç anahtar - 1

Yabancı dil öğrenirken en büyük sıkıntılarımızın başında kitaplar dolusu bilginin bir anda kucağımıza konması gelir. Elinize aldığınız bir dil bilgisi kitabındaki sonu gelmez çekim tabloları ve kurallar zaten zor olan dil öğrenimini tamamen çekilmez kılar. Bütün bunlar doğru olmasına rağmen bir grup insan-sevgili öğrencilerim de dahil olmak üzere, öğrendikleri dil her olursa olsun, rusça, ingilizce veya türkçe, akıcı bir şekilde konuşabiliyorlar. Peki nasıl oluyor da oluyor? Yedi yılı aşkın öğretmenlik deneyiminde dikkatimi çeken, aynı zamanda kendi yabancı dil öğrenimimde de faydalandığım, bu üç anahtarı şöyle sıralayabiliriz:

   

Konuşun, öğrenmeyin. Dil bir amaç değil iletişim kurabilmek için gerekli olan bir araçtır. Kendinizi maraton koşmak isteyen bir atlet gibi düşünün. Antreman tipler, formalar, ayakkabılar veya koşu biçimleri hakkında tonlarca da kitap okusanız ve okuduklarınızın tamamını da ezberleseniz bu sizi bir koşucu yapar mı? Muhtemelen evet , fakat dışarı çıkıp koşmaya başlamazsanız asla bir maraton bitiremezsiniz.
devamı için lütfen tıklayınız

17 Nisan 2013 Çarşamba

Rusya ve Türkiye önyargıları kaldırıyor: Rusya'nın sesi

İstanbul’da ilk Rus Kültürü Festivali başladı. 

Açılış töreni çerçevesinde ünlü Rus sanatçı İosif Kobzon herkesçe sevilen ‘Katyuşa’ ve ‘Podmoskovnıye Vechera’ (‘Podmoskovye Akşamları’) şarkılarını seslendirdi, dünyaca ünlü İgor Moiseyev Devlet Akademik Dans Ansamblesi’nin Rus halk danslarından örnekler sunduğu muhteşem konser düzenlendi.

Festival etkinlikleri Pazartesi günü İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. Festivalin süreceği hafta içerisinde İstanbullular ve şehrin misafirleri Rus kültürünü, onun edebiyatı, müziği, sineması, halk dansları, el sanatları yani her yönünü tanıma fırsatını yakalayacaklar.

Rusya İşbirliği Ajansı (Rossotrudnichestvo) Başkanı, Rus-Türk Toplumsal Forumu Eşbaşkanı Konstantin Kosaçev, ‘Rusya’nın Sesi’ Radyosuna verdiği röportajda festivalin Rus-Türk ilişkilerinde rölünün daha belirtilmesi gerektiğini kaydetti. Kosaçev, ‘Böyle festivaller karşılıklı ve düzenli olacağı zaman onun kilit rolünden bahsedebileceğiz. Her yolculuk ilk adım ile başlar ve bu adım bugün atıldı. Ama en önemli anın kaçırılmaması gerekiyor, kültür alanında toplumdan gelen bu talebi yakalayıp böyle etkinliklerin münkün olduğunca sık düzenlenmesi için elinden geleni mutlaka yapmalıdır. Bunu başaracağımıza eminim. Çünkü siyasi irademiz, karşılıklı isteğimiz var, sponsorlar bu gibi etkinliklere katılmaya hazırlar, ve en önemlisi iki ülkenin sivil toplumlarının böyle festivalleri ileride de düzenleme isteği var’ ifadesinde bulundu.

Festivalin resmi açılış töreninde RF Devlet Başkanı’nın Kültür Danışmanı Vladimir Tolstoy, Devlet Duması Kültür Komisyonu Başkanı Stanislav Govorukhin, Sankt Petersburg Parlamento Başkanı Vyaçeslav Makarov, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Rus-Türk Toplumsal Forumu Eşbaşkanı Volkan Bozkır, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Türkiye Turizm Bakanı Birinci Yardımcısı Özgür Özaslan, Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Vladimir İvanovski, Türkiye’nin Moskova Büyüeklçisi Aydın Sezgin dahil olmak üzere birçok Rus ve Türk misafirler hazır bulundular. Devlet Duması Başkanı Sergey Naryshkin festivalin katılımcıları ve misafirlerine video mesajıyla hitap etti.

Özgür Özaslan, ‘Rusya’nın Sesi’ne verdiği demeçte iki ülke arasındaki ilişkilerin uzun ve zengin tarihe sahip olduğunu vurguladı: ‘Son 10 yılda Türkiye ve Rusya gibi bölgesel güçlerin ilişkileri gerek siyaset gerekse turizm ve kültür alanlarında aktif ve başarılı şekilde gelişmektedir. Kültür işbirliği, bu ilişkilerin daha da ilerlemesi için çok önemli rol oynamaktadır. Bu bakımdan festival kapsamında yapılan kültür etkinliklerinin önemi gerçekten çok büyüktür’.

Resmi açılış töreninde konuşma yapan Rusya Devlet Sanatçısı Yuri Rozum, Doğu ile Batı arasında bir köprü niteliğini taşıyan İstanbul’da düzenlenen bu etkinliğe katılmaktan mutlu olduğunu dile getirdi. Onun müzik selamlaması da bir anlamda farklı kültürlerin birleşme sembolüydü. Sanatçı, Şopen, Rahmaninov ve Beethoven’in eserlerini icra etti.

Festivalin organizatörü olan Türk-Rus Kültür Vakfı Başkanı Fatih Baltacı, açılış töreninde hazır bulunanaların dikkatini festivalin sembolü olan Matruşka üzerinde Türk kültüründe önemli yer tutan lale resimlerinin yer aldığına çekerek festivalin amacı ve hedefinin kültürlerin birleşmesi ve halkların birbirini daha iyi tanıması olduğunu kaydetti.

Fatih Baltacı, ‘Halklarımızın bir sürü karşılıklı klişeleşmiş önyargıları var. Onları kaldırarak Türkiye’nin sadece turizm imkanları ile, Rusya’nın ise sırf enerji kaynakları ile zengin olmadığını göstermeyi çabalıyoruz. Rus kültürünü tanıtan, onun güzelliğini sergileyen böyle festivaller Türkiye’nin başka şehirlerinde de düzenleniyor olacak’ dedi.

Festivalin dün başlamasına rağmen katılımcıları artık Rusya ve Türkiye’de gelecek ortak kültür etkinliklerini düzenleme planlarını kuruyorlar. ‘Rusya’nın Sesi’ne verdiği röportajda Türkiye’de büyük bir edebiyat sergisinin açılacağını anlatan RF Devlet Başkanı Kültür Danışmanı Lev Tolstoy torunu Vladimir Tolstoy şunu dedi: ‘Türkiye’de Tolstoy, Çehov, Dostoyevskiy, Puşkin isimlerine, klasik edebiyat eserlerimize ilgi gösteriliyor. Kültürümüzün bu alanını gençler dahilinde herkes için daha ilgi çekici şekilde sergilemeyi düşünüyoruz şu an. Burada festival organizatörlerinin Rus kültürüne duydukları samimi sevgiyi hissediyoruz. Bizi burada ağırlayan insanlar su gibi Rusça konuşuyor, onlardan çoğu Sankt Petersburg’da öğretim gördü. İşte insanlar arasındaki bu ilişkiler, bağlar büyük umutlar ve beklentiler doğuruyor. Birbirlerimizden hoşlanıyoruz, birbirlerimize hoş bir şeyler yapmak, hediye etmek istiyoruz. Onlar bizi İstanbul’da ağırlıyorlar, biz de onları Moskova, Sankt Petersburg, Yasnaya Polyana’da kabul etmekten mutlu olacağız. İnsan ilişkileri - gelecekteki ortak ekonomik ve siyasi başarılarımızın temelidir’.

‘Rusya’nın Sesi’ne konuşan festivalin açılış törenine katılan Milliyet gazetesinin eski Moskova muhabiri Cenk Başlamış, Rus Kültürü Festivali’nin düzenlenmesinin ikili ilişkilerin gelişmesi için çok büyük önem taşıdığını ifade etti. Cenk Başlamış, ‘Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde Soğuk savaş döneminden kalan en büyük kusur ülkelerin birbirini yeterince tanımamasıydı. Bunun temelinde bir sürü siyasi nedenler yatıyordu. SSCB çöküşünden sonra Ruslar Türkiye’ye, Türkler de Rusya’ya gelmeye başladılar, insani ilişkiler kurulur oldu. Festivallerin düzenlenmesi bu ilişkileri farklı daha düzenli düzeye çıkarmaktadır’ dedi.

SSCB Halk Sanatçısı, Devlet Duması milletvekili İosif Kobzon festivalin açılışında hazır bulunanlar karşısında selamlama konuşmasını yaptı. Sonra Kobzon ‘Katyuşa’ ve ‘Podmoskovnıye Vechera’ şarkılarını seslendirirken salonda bulunanlar ona eşlik ediyordu. İosif Kobzon, ‘Rusya’nın Sesi’ne verdiği demeçte bundan önce Rus Ordusu Şarkı ve Dans Topluluğu ile beraber iki kez Türkiye’ye geldiğini, Türk izleyicilerin onda çok güzel izlenimleri bıraktığını anlattı. Kobzon, ‘Türkiye’de hem Sovyet Birliği hem de Rusya dönemine ait çeşitli şarkıları severler. ‘Podmoskovnıye Veçera’, ‘ Oçi Çernıye’ (Kara Gözler), ‘Dorogoy Dlinnoyu’ (Uzun Yol) gibi dünyaca ünlü parçalar yanısıra az bilinen, tanınmayan şarkılar da ilgi uyandırıyor. Bu çok hoş ve neşe vericidir. Rus Kültürü Festivali’nin İstanbul’da düzenlendiği çok iyidir. Festivalin karşılıklı ve düzenli şekilde yapılacağını ummuyorum. O halklarımızı yakınlaştırıp bize müzik, şarkılar, danslar, kültür yardımıyla birbirimizi daha yakından daha iyi tanımamıza imkan tanıyacak’.

İstanbul Kongre Merkezi’nde İgor Moiseyev Rus Halk Dansları Topluluğu’nun konserinden önce Moskova Devlet Kültür ve Sanatlar Üniversitesi Topluluğu Rus halk şarkılarını seslendiriyordu. Genç sanatçılarla fotoğraf çekmek isteyenler uzun sıralar oluşturdular. Birkaç bin insan dünyaca ünlü İgor Moiseev Ansamblesi’nin Rus halk danslarından örneklerini izlemek için Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. Topluluğun kart viziti olan ‘Partizany’, ‘Leto’, ‘Skomaroşiye İgrişa’, ‘Venzelya’ adlı Rus halk dansları izleyiciler tarafından ‘bravo’ çığlıklarıyla karşılandı.